https://muratuysalyazilar.blogspot.com/sitemap.xml Murat Uysal : Devletin Unsurları ve Küreselleşme

Translate

Devletin Unsurları ve Küreselleşme

 

DEVLETİN UNSURLARI VE TÜRLERİ

Günümüzde devletlerin temel unsuları  ve türlerini açıklayacağız. Devlet belirli faktörlerin etkisi ile ortaya çıkmıştır. Günümüzdede  bu  faktörlerin yanında diğer faktörler ile birlikte bir etkilenme ile günümüz devletleri ortaya çıkmıştır. Mekana dayalı bir yapı olan devlette temel unsurlar ve türler siyasi,ekonomik,coğrafi ve kültürel faktörler ile etkileşim halindedir. Aynı zamanda bu faktörler devletin jeopolitik gelişmelerinde temellendiricidir.

·         Devletin Unsurları

Coğrafi, hukuki, siyasi ve benzeri konular içeren ve devletin oluşmasında temel olarak etkili olan faktörler şunlardır;

-İnsan topluluğu

-Belirli bir sınıra sahip ülke

-Kendi üstünde herhangi bir otorite olmaması

-Sistemli ekonomi

-Sirkülasyon sistemi

Bunlarla birlikte egemenlik ve tanınma devletler açısından en önemli unsurlardır. Bir devletin fonksiyonlarını yürütebilmesi ve uluslararası sistemde kabul görmesi için bu iki unsurun mutlaka olması gerekir.

·         İnsan Topluluğu

 İnsan topluluğundan yoksun bir alanda devletin varlığından asla söz edilemez. Devlet, belli bazı ihtiyaçları karşılamak amacıyla insanların etkinlikleri ile ortaya çıkartılmıştır. İnsan topluluklarının devlet oluşumundaki en önemli özelliği sürekliliği sağlamasıdır. Geçici olarak bir araya gelen ve dağılan insan toplulukları devletin sürekliliğini sağlayamaz. İnsan sayısı devlet olma açısından önemli değildir. Sayının az yada çok olması devletin varlığını çok etkilemez. Örneğin, Çin bir milyar nüfusa sahipken, Nauru ise 11 bin civarında bir nüfusa sahiptir.ama  iki ülkede devlet varlığını sürdürmektedir. Günümüzde devleti oluşturan insan unsuruna bakıldığında bireylerin aynı kökten gelmeleri gerekli değildir. Yani bir devleti oluşturmakta birden fazla millette etkii olabilir.

Devleti oluşturmanın başka şartlarından birisi ise kendi kaderini belirleyebilme hakkı “self-determinaton”olmasıdır. Bu hakkın iki önemli yönü bulunmaktadır. Bunlardan birincisi halkın kendi istediği yönetim biçimini uygulamasıdır.Devletler doğal kaynakların sahibi oldukları için ekonomik bir etkinlikte oluşturmaktadır. İkincisi ise halkın devlet kurmak, devleti yönlendirmek gibi devletin kaderini belirlemektir. Bu madde 1991 yılında Sovyetler Birliği’nin dağılması ve 1992 yılında Yugoslavya’nın dağılmasıyla bu devletlerden ayrılıp yeni devletler kuran milletleri etkilemiştir. önceden beraber yaşadıkları topraklarda ayrı ayrı devletler kurarak kendileri yönetimi ele almışlardır.

·         Ülke

Sınırları belli olan bir alan devlet olmanın temel şartlarından birisidr. Ülke devletin sorumluluğunda olan kara,deniz ve hava olmak üzere üç bölümden oluşur. Devletin kara ülkesi, kara parçasından oluşn ana karayı ve varsa adaları kapsar. Bu bölgelerde oluşan doğal kaynaklar yine devletindir. Deniz ve hava sınırları için kara sınırları gereklidir. en önemli parça kara sınırıdır.

Devletin deniz alanlarından oluşan bölümlerini ise iç sular ve kara suları oluşturur. ancak bitişik bölge, kıta sahanlığı ve sınır olan ekonomik bölge alanlarının kullanımı ve ne tür haklarının olduğunu günümüzde uluslararası sorunları oluşturmakta ve bu sorunlar devam etmektedir.

Devletin hava sahası ise kara parçası ve kara sularının üzerinde atmosferin varsayılan alanı kapsar.

Sınırları belli bir ülke ve bu ülke üzerinde sürekli yaşayan insan topluluğu devletin temel öğelerindendir. Ancak ülkenin coğrafi bütünlük içindeki bir tek kara , deniz ve hava sınırlarının oluşması zorunluluğu yoktur. Örneğin Yunanistan, ülke bir ana kara ve açık denizdeki adalardan oluşur. İngiltere, Japonya ve Endonezya gibi ülkelerde bunlara örnektir.

·         Hiçbir Otoriteye Bağlı Olmayan Siyasi Yönetim Ve Güç

Devletin kendisinden başka hiçbir otoriteye bağlı olmamasıdır. Bu da siyasi ve hukuksal bir baüımsızlıktır. Buna göre devletin kendisini yönetecek ve yönlendirecek kurumları olması gerekmektedir. Bunlarda yasama, yargı ve yürütme organlarını oluşturur.

·         Sistemli Ekonomi

Her topluluğun bir çeşit ekonomik sistemi vardır. ekonomik faaliyetlerin, paranın ve ticaretin düzenlemesini devlet yapar. bu yüzden bu faaliyetlerin düzenlenmesi devletin sorumluluğundadır. Modern devletin devamı için vergilendirme, sistemli ekonominin temelini oluşturur. giderek artan devlet idaresi masrafları bu vergilerile sağlanmaktadır.

·         Sirkülasyon Sistemi

İnsanların, eşyaların mallların ve fikirlerin ülkenin bir yanından diğer yanına ulaşabilmesi için bir sistemin olması gerekir. Bunada sirkülasyon sistemi denir. Devletin sınırları içerisinde iletişim ve etkileşimi sağlamak devletin görevidir. Bu sorumluluk devletin varlığını sürdürebilimesi için en önemli etkenlerden birisidir.

İletişim ve ulaşımın her şekli sirkülasyon terimi ile açıklanır. Sadece iletişim değil, ileri teknolojilerin kullandıldığı ve hızlı iletişimin sağlandığı modern devlet anlayışını uygulamak sirkülasyon sistmenin temel görevidir.

·         Egemenlik

Egemenlik, Hakim otoritenin hiçbir denetime bağlı olmama, kesin emir ve yetki gücüne sahip olmasını ifade eder. Egemenlik mutlak, sınırsız ve bölünemez bir güç olarak kabul edilir. Modern devletleri, diğer topluluklardan ayıran en önemli özellik egemenlik hakkını elinde bulundurmasıdır. Bir devlet kendi ülkesinde egemendir. Bir ülke üzerinde sadece devlet egemendir.

Egemenliğin kaynağı ulusal topluluk ve alansan devlettir. Egemenlik ile ilgili olarak son yıllarda siyasal egemenlik ve hukuki egemenlikten bahsedilmektedir. Bunlardan siyasal egemenlik, iktidarı ifade eder.Hukuki egemenlik ise hukuki kurallar çerçevesinde serbest davranma yetkisini ifade eder ve parlamentoya verilen bir egemenliktir. Egemenlik: eşitlik ilkesi, içişlerine karışmama ilkesi ve doğal kaynaklar üzerinde egemen olması ilkesidir. Hakimiyet ilkesinde esas olan şart, bir devletin bağımsız olması ve egemenliğinin kendi elinde olmasıdır. Bu egemenliklerin neler olduğuna dair bir kesin fikir blirliği yoktur.

Özetle iç egemenlik ve dış egemenlik şu şekildedir: Devletin ülkesi ve vatandaşları üzerinde tek egemen güç olması İç Egemenlik, Devletin herhangi bir dış otoritenin kontrolü altında bulunmaması ise Dış Egemenliktir.

Egemen devlet anlayışı, modern uluslararası sistemin temel özelliklerinden olan, içişlerine karışmma ile yakından ilgilidir. Karışmamazlık ilkesi devletin iç ve dış ilişkilerin ayrı olduğu düşüncesine dayanmaktadır. Ancak günümüzde bir devletin mutlak egemen olduğu iç işlerini , dış müdahele ve etkilerden, başka ülkelerin iç ve dış politikalarındaki gelişmelerden soyutlamak mümkün değildir.

·         Tanınma-Tanınmama

Devletin oluşumu ve uluslararası ilişkilkere katılabilmesi açısından diğer önemli etken tanınma-tanınmama durumudur. Bir organizasyonun devlet olabilmesi için diğer devletler tarafından devletin tanınmış olması gerekmektedir. Devletler arasında iletişim ve uyumu sağlamak için Birleşmiş Milletler örgütü kurulmuştur. Dolayısıyla bunun gibi örgütlere katılabilmek için devletin tanınmış olması önemli bir faktördür. Ayrıca tanınma-tanınmama durumu politik sorunlarada yol açabilir. Bu konulya ilgili Türkiye-AB ilişkilerini inceleyebiliriz.

·         Devlet Türleri

Devletleri farklı kriterleri dikkate alarak sınıflandırabiliriz.konumlarına, şekillerine, büyüklüklerine, güçlerine ve idari yapıları gibi özelliklerine göre sınıflandırma yapılabilir. Genel olarak devleti sınıflandırırken ise Devletin bağımsızlık durumu,Devletin yetkilerinin kapsamı, Devletin Örgütlenme şekli,Devletin konumu ve şekli dikkate alınır.

Ratzel devletleri, alanlarının büyüklüğünü dikkaate alarak üçe ayırır

1-                  Kontinental Devletler: Alanı 5 Milyon kilometrekare’nin üzreinde olan devletlerdir.

2-                  Orta Derecede Geniş Devletler: Alanı 5 ile 0,2 Milyon kilometrekare arasında olan devletlerdir.

3-                  Küçük Devletler: 0,2 Milyon kilometrekare’den küçük alana sahip devletlerdir

 

Ratzel’den farklı olarak alanların büyüklüğü dikkate alınarak devletleri, çok büyük, orta büyük, büyük, orta, küçük ve çok küçük olarak sınıflandıranlarda vardır.

Bu sınıflandırmalara uymayan mikro devletlerde bulunmaktadır. Çok az alana sahip olduklarından sınıflandırmada yer almamaktadırlar.

 Devletler üzerinde kuruldukları yer şekillerine göre de sınıflandırılır. Dağ,ova,havza ve yamaç gibi yer şekilleri dikkate alınır ve sınıflandırılır. Bir başka sınıflandırma ise devletin kurulduğu alalnın şekli güç, savunma, hizmet, ekonomi ve ulaşım gibi faktörler açısından önemlidir. Bu faktörlere göre de sınıflandırma yapılbilir. Bir diğeri ise bağımsızlık durumudur. Devletin bağımsız veya bağımlı olması üzerine iki şekilde sınıflandırılır.

 

 

 

Devletlerin ekonomik, siyasi,askeri özellikleri dikkate alınarak şu şekilde sınıflandırılabilir:

1-                  Büyük güçler-Küçük güçler:Nüfus ve ekonomik refah gibi etkenler baz alınır

2-                  Global-Bölgesel-Yerel güçler: İlgi ve müdahale edebilme özelliği baz alınır.

3-                  Davranış Modellerine göre devletler: Olaylara müdahele etme özellikleri baz alınır

4-                  Kuzey-Güney Devletleri: Zenginlik ve Fakirlik kriterlerine göre sınıflandırılır.

5-                  Doğu-Batı-Bağlantısız Devletler: Büyük güç ve organizasyonlarlar ile ilişkilere bakılır

Yönetim ve örgütlenme şekline göre sınıflandırma ise yerinden yönetim ve merkezden yönetim dikkate alınarak yapılır. Örgütlenme şekillerine göre; Üniter Devlet,Federal Devlet ve Bölgeli Devlet olarak sınıflandırılır.

·         Üniter Devlet

Genel anlamda Üniter devletin temel unsurları tek ülke, tek millet ve bunlra bağlı siyasal ve hukuki yapılanmanın olduğu devlet şeklidir. Devletin ülkesi ve milletiyle tekliği ve bölünmezliği vardır. Egemenlik ulusa aittir.Ülke içindeki  farklılıklar ve idari bölünmeler ülkenin tekliğini etkilemez.Üniter devletin temelinde tek ve eşit yasa ilkesi olur. Üniter yapılı devletlerde tek bir ülke ve bu ülkede yaşayan herkes için geçerli olan anayasadan söz edilir. Merkezi tek yapılı devletlerde bütün yetkiler devletin başkentinde toplanır.

Üniter yapıda siyasal oluşum içeren bölgesel veya milliyetçi hareketler yer almaz. Esas olan milli bütünlük yararıdır. Toplum bir bütün olarak kabul edilir ve örgütlenme buna göre yapılır.

·         Federal Devlet

Federal kelimesi, anlaşma ve sözleşme anlmına gelir. Federalizm çeşitli grupların iş birliği yapmak üzere oluşturdukları birliktir. Federalizm siyasal örgütlenme biçimini tanımlamak için kullanılır. Federalizm Siyasal iktirdarın biri ulusal diğerleri ise ulus altı ölçekte olmak üzere yer ve ya topluluk esasına göre kurulan çok sayıda iktidar merkezi arasında bölündüğü ve ulus altı birimlerin ulusal karar alma süreçlerine katıldıkları siyasal bir örgütlenmedir.

Federal yapılanmaya göre egemenlik ve iktidar federal yönetim ile federe yönetimelr arasında bölüşülmüştür. Dış ilişkiler ulusal savunma ve ulusal paranın belirlenmesi gibi konular federal yönetimin yetkisi iç konular ise federe devletin yetkisidir.

Federal sistem ortak bir çatı altında farklılıkalrın korunmasını amaçlar. Bazı durumlarda nüfus dikkate alınarak iki yönetim alanı oluşturulur. bu tarz yapılanmaya ise toplum esasına dayalı federalizm denir.

·         Bölgeli Devlet

Bölge devletinin oluışumundaki etkili olan siyasal kültürel özellikler ile diğer siyasal sistemlerin oluşumunda etkili olan özellikler benzerlik gösterirler. Siyasal birimler içinde bzı açılardan farklılık gösteren özerk birimler oluşturulabilir. İşte bu şekilde özerk yönetimlerin oluşturduğu devlet şekline Böglei Devlet denir.

Bölgeciliği federal sistemden ayıran özellik, feeral yapılanmanın ulus-devletin oluşumunda etkili olmasıdır. Bölgecilik ise ulus devlet sonrası ortaya çıkmış bir özerklikçi hareketidir. Bölgecilik, bir merkez tarafından yönetilen, geniş bir örgütlenme içinde özerkliğin tanınmasıdır. Bölgeciliğin birinci ve en temel özelliği il üstü bir kademe olmasıdır. İkinci özelliği ise bir devlet olmaması ve üçüncü özelliği ise hukuki ve idari açıdan tanınmasıdır.

Bölgeli devlette üniter devlete ait bazı özellikler değişir. Üniter devlete ait özellikler korunuken bölgesel olarak bazı ayrıcalıklara sahip özerk mekanizmalar oluşturulur.

·         Konfederasyonlar

Siyasal birliği oluşturmanın en eski modellerinden birisidir. Egemen milletlerin çok sınırlı alanlarda, bir takım yetkilerini bir üst otoriteye aktarmasına denir. Konfederasyın egemen devletlerin egemenliklerini kaybetmeden oluşturdukları gelişmiş ortak kruumlara sahip birlikler için kullanılmaktadır. Konfederasyon bir devletler topluluğudur. Yetkilerin bir üst otoriteye verilmesi ayırıcı bir özellik olmuştur. Federal devlette uluslararası ilişkiler tek devlet olarak işlerken konfederasyonlarda ise devletler uluslararası ilişkilerde kendilerini temsil edebilmektedir. Konfederasyon yeni bir devlet değil egemen devletlerin işbirliğidir.

KÜRESELLEŞME VE DEVLET

Ekonomik, teknolojik,sosyal ve siysal alanlardaki yenilikler devletlerin ortaya çıkışında etkili olmuştur. Fransız devrimi, Sanayi Devrimi ve Kapitalizm’e bağlı olarak modern devletler oluşmuş ve gelişmiştir. Üretim ve dağıtım alanındaki gelişmeler, sosyal, siyasal ve ekonomik yapıların değişmesine yol açmış. Bu bağlamda kendini yenileyebilen devletler devamlılıklarını korumuşlardır. Modern devletler aslında küreselleşme süreci ile eş zamanlı olarak ortaya çıkmıştır. Günümüzde hızlı ve etkili küreselleşmeye bağlı olarak devlet sorgulanmaktadır. Devlet yeni görevler üstlenmekle birlikte egemenlikleride sorgulanır hale gelmiştir.

Çağımız Bilgi, teknoloji ve iletşim çağı olarak tanımlanmıştır. Bu alanlarda çok büyük gelişmelerin yaşanması devletlerin değişmesine yol açmıştır. Aynı şekilde bu gelişmelerde devletin nüfusunuda etkilemiştir. Günümüzde sık sık küresel kültür, küresel vatandaşlık gibi konulardan bahsedilmektedir. Devletin yerine devletsiz örgütlerin geçip geçemeyeceği tartışılmaktadır.

Küreselleşme; zaman, mekan, nüfus, ekonomi, siyaset, bilim ve teknoloji gibi bir çok sürecin sorgulanması ile gündeme gelen bazı değişimleri yansıtan bol içerikli bir kavramdır. Küreselleşme yeni olgu ve değişimleri yansıttığı gibi aynı zamanda Dünya’nın ortak geleceğinide şekillendirecek.

·         Küreselleşme: Kavramsal Çerçeve Ve Gelişimi

Küreselleşmenin üzerinde henüz bir fikir birliğine varılmadığı gibi günümüzde ise gelişmeleri, değişimleri ve yapılanmaları bu kavram ile açıklarız. Ekonomik, kültürel, siyasi ve benzeri alanlardaki küresel boyutta ortaya çıkan ve karşılıklı etkileşimlerin artmasınıda ifade eden kavram olarak kullnılır.

Küreselleşme dünyanın tekçiliğini vurgular. Zaman ve mekan yakınlaşması küreselleşmenin en büyük desteğidir. Yeni bir dünya düzeni olarak tekçiliği ve küçülmeyi görür. Her türlü değer ve birikimin, inanç ve kültürel özelliklerin devletleri aşarak dünya çapında yaygınlaşmasını ifade eder.

Küreselleşme 1980’li yıllarda ekonomistler tarafından çok kullanılır bir keavram olmuştur.  Küreselleşmenin günümüzde bu kadar çok duyulmasının etkisinde yeni yatırım araçlarının yaratılması, haberleşme ve bilgi işlem teknolojilerinin büyük gelişmeleri, sermaye dolaşımının serbestelşmesi vardır.

·         Küreselleşmenin Tarihi Gelişimi

15. yüzyılda coğrafi keşiflerle başlayan küreselleşme süreci 1980’li yıllardan sonra dünyayı anlamak için geliştirilen kavramların odak noktası haline gelmiştir. Küreselleşme yeni dünya düzeni ile ilgili geilşmeler ve uluslararası ilişkilerde finans alanında yaşanan gelişmeler sayesinde ön plana çıkmıştır.

·         Farklı Yaklaşımlar

Aşırı küreselleşmeciler, kuşkucular ve dönüşümcüler olarak 3 farklı yaklaşım vardır.

Aşırı küreselleşmeciler, sanayileşmenin bir sonucu olan ulus-devletin küreselleşme ile önemimi yitirdiğini küresel piyasanın, politikaların yerini aldığını savunur. Devletlerin yerini yeni toplumsal örgütlerin alacağını söylerler.

Kuşkucular ise hiç bir şeyin yeni olmadığını, küreselleşmenin minimal devleti amaçlayan çevrelerin kullandıkları bir araç olarak görürler. Küreselleşme birleşmeyi değil farklılıkları öne çıkarmayı hedeflemektedir.

Dönüşümcüler iise modern toplumları ve dünya düzenini şekillendiren sosyal, siyasal ve ekonomik değişimlerin arkasndaki siyasal güç olarak görürler. Dönümcüler ulus-devletlerin egemenlikleri ve güçlerinde küreselleşmenin etkisiyle bir değişme olduğunu kabul ederler.

·         Küreselleşme ve Ulus-Devlet

Küresel konular açısından devletin küçük kaldığı ve küreselleşme sürecinin modern devletlerin temel yapılarını çözmetke olduğu tespitleri yapılır. Küreselleşmenin devlet egemenliğini sınırlandırdığını, ulus ve devlet arasında varsayılan birliği çözen ve devlet ve vatandaşa arsında ciddi boşluklar oluşturan bir süreç olarak etkiler

·         Küreselleşme ve Modern Toplum

Devlet egemenliğini sarsan modern toplum ve küreselleşmeyle dönüşüme neden olan gelişmeler, geç modernite durumu ve ulusal kimlik krizidir. . son yıllarda yaşanan sanayi toplumunan risk toplumuna geçişi niteleyen bu döneme geç modernite denir.

Küreselleşme batı modernitenin kurumlarının özellikle ulus-devletin yaygınlşması süreci ve böylece morend toplumun ulus-devlete tanımladığı bir süreçtir. Bu bağlamda risklerin giderek artması ve artan olumsuzluklar küreselleşmeyi simgeler.

·         Küreselleşme ve Ulusal Kimlik

Küreselleşme, sadece ulus-devletin ya da kapitalizmin yayılışı değil aynı zamanda bir ötekileştirme sürecinide içerir. Farklı medeniyetlerin birbiriyle karşılaşması, batı medeniyetinin üstün ve diğer medeniyetlerin geri olarak temsil edilmesi ötekilleştirmenin görüldüğü en net konudur. Günümüzde devlet yapıları özellikle de ulus-devlet yapısını aşınıma uğratan gelişmelerin yaşandığı açıkca görülür.

GÜNÜMÜZ KÜRESELLEŞMESİNİN SİMGELERİ

Günümüz küreselleşmesini ön plana çıkaran bazı gelişmelerden bahsedilir. Bu gelişmeler ulus-devleti aşındıran faktörler hakkına da bilgi verir. Bunlar: bölgeselleşme, yerelleşme, bilgi-işlem ve haberleşme teknloloileri, hareketlilik-hız, özelleştirme, finans ve sermaye akışkanlığı gibi kültürel etkileşimin bolca görüldüğü alanlar küreselleşmeye ait simgeler olarak nitelendirilir.

 

 

 

KÜRESELLEŞMENİN AKTÖRLER

Küreselleşmenin etkisiyle farklı aktörlerin etkili olduğu bir sistem oluşmaktadır. Dünya sistemi veya küresel sistem olarak da ifade edilen bu sistemde ulus devletlerin yanında çokuluslu şirketler; uluslar arası örgütler, devletsiz örgütler gibi yeni aktörler dikkat çekmektedir.

 

DEVLETLER

Devletler küresel sistemde, güçleri ve ettkileri oranında aktif katılımcı olabilmektedir. Askeri,siysi ve ekonomik anlamda yönlendirici güce sahip olmayan devletler, küresel sisteme ya yardımcı yada figüran olurlar

·         Devletler Arası Örgütler

Devletler arası örgütlere uluslararası örgütlerde denir. Küreselleşmenin hzlı ve etkili şekilde yaşandığı zamanlarda, ortak vatandaşlık, ortak dünya şeklinde bilinçlenmelere bağlı olarak, modern devlet toplumunun gelişen ve sürekli çeşitlenen ihtiyaçlarını karşılayamamaktadır. Bu yüzden uluslararası örgütlerin gelişmesi aynı zamanda politik ve toplumsal değişmenin sonucu olarakta karşımıza çıkar.

Uluslararası örgütler dünya sisteminde kurumlaşmayı, standartları geliştirmeyi, ulus-devletler arasındaki gelişmeleri düzenlemede katkı sağlarlar. Bu nedenle yeni değerler ve kuralların oluşturulmasında etkili olurlar.

·         Devlet Dışı Örgütler

Devletin etkisinin olmadığı, yani devlet düzenleme ve denetlemesinin dışında kalan, benzer amaçları paylaşan kişi ve grupların ortak çıkarları doğrultusunda bir araya geldikleri kuruluşlardır. 2. Dünya savaşı sonrasında yer almaya başlamışlar ve bu tarihten sınra etkili olmuşlardır.

·         Küresel Şirketler

Şirketler ekonomik faaliyetlerin dışında, kültürel ve siyasi anlmda da önemli yer tutarlar. Şirketler çok uluslu ve uluslarası gibi yapılanmalar ile sermayenin kaynağına ve farklı yerlerden kontrol edilmelerine bakılarak sınıflandırılır. Bu sınıflandırmada Küresel Şirket kavramını daha çok kullanacağız. Küresel şirket anlamında ilk gelişme, endüstriye bağlı sermayenin yükselişe geçtiği, 19. Yüzyılda meydana gelmiştir. İlk modern çok uluslu şirketler avrupada ortaya çıkmıştır.

KÜRESELLEŞMENİN BOYUTLARI

·         Ekonomik Boyut

Sanayi devriminden beri, ekonomik alanda meydana gelen değişimler, siyasi ve kültürel alanlarda dönüşümlere neden olmaktadır. Yeni buluşlar, yeni üretim teknikleri ve ulaşım sistemleri gibi gelişmeler piyasaların küreselleşmelerini ifade eder.

Üretimde küreselleşme şirketlerin ülkeleri dışında mal ve hizmet üretmelerini içerir. Bu şekilde mal ve hizmet ticaretinde hızlı bir hareketlilik sağlanır. Başka bir konu ise ekonomik krizlerin yaygınlaşmasıdır. Hızlı ve dünyyı saran bilgi iletişim ağları sayesinde finans ve borsa alalnında yerel hareketler anında büyük krizlere yol açabilmektedir. Bu krizler ülkeyi çok büyük sıkıntılara sokabilir.

 

·         Teknolojik Boyut

İletişim ve internet teknolojileri, biyo-teknoloji, ve bilgisayar alanındaki hızlı gelişmeler, ekonomik ve kültürel alanda çok büyük değişimlere neden olmuştur. Günümüz küreselleşmesinde etkili olan sanayi ve teknolojik gelişmeler, üçüncü sanayi dönemi olarak adlandırılır. Bu süreçte teknoloji, önce üretim tarzını sonra ulaşım ve ticaret yapısını değiştirir.

Teknolojik gelişmeler insanlığın tıpkı önceki teknolojik kzanımlarında olduğu gibi yeni gelişmeler de yol açmaktadır. Bilgi akışının hızlı, sınırsızca ve ucuz şekilde gerçekleşebilmesi küresel ilişkileri güçlendirmiş ve küresel bir etki kazanmasını sağlamıştır.

·         Siyasal Boyut

Küreselleşme sürecinde siyasi alanda da önemli değişimler ve gelişmeler yaşanmaktadır. Bu bağlamda, küreselleşmeye bağlı yeni dünya düzeni arayışları söz konusudur. Küreselleşmenin siyasi boyutu ile ilgili olarak ön plana çıkan akımlar olarak üst kimlik oluşturmayı amaçlayan ulus üstü, yerel farklılıkları ve kimlikleri meşru kıömayı amaçlayan ulus altı ve mikro-milliyetçliklerden söz edilebilir. Gelişmişlik, az gelişmiş ve geri kalmışlık kavramlarıda siyasi boyutta gündeme gelen diğer konulardır:

Siyasi küreselleşmelede önem kazanan konulardan biriside demokrasi ve insan hakları konusudur. Yeni dünya düzeni ile demokrasi ve insan hakları üzerine kurulu küresel bir kimlik oluşturulmaktadır:

Günümüz küreselleşmesinin sistemleşmesi  ve işlev kazanması açısından, hukuk da önem taşımaktadır. Çünkü küreselleşme çerçevesinde, uluslar ve uluslar arası gukuk sahalarında düzenlemeler yapılmaktadır.

·         Küresel Boyut

Küreselleşme ile birlikte değerlendirilen konuların başında kültür gelmektedir. Her kültür belirli bir zaman ve mekanda varolmuştur. Oysa günümüz küresel kültür akımnlarının yoğunluğu ve hızı dünyayı kültürel bütünleşme ve çözülme süreçlerinin yer aldığı tek bir mekana dönüştürmektedir

Kültürel boyutla kültürel türdeşleşme, farklılaşma ve kültürel karmaşıklık anlatılmaktadır. Kültürel türdeşleşme ile oluşturulmya çalışılan dünya kültürü vurgulanır. Küresel eksende yerel kültürler birbirleri ile iç içe geçmiştir bu bağlamda küresel kültür, ulusal toplumların arasındaki değişimin ürünü olarak şekillenmektedir. Bu nedenle kültürel küreselleşme kültürün varlığından daha çok kültürün küreselleşmesi sürecini tanımlar. Kültür her geçen gün daha çok yurtsuzlaşmaktadır. Bunda sınırları ve dilleri geçebilen iletişim teknolojilerinin payı büyütür.

 Dünyada genel olarak bir tüketici kültürünün ortaya çıktığını belirtebiliriz. Televizyon ve uydu iletişimi sayesinde imajlar, bakış açıları, beğeniler ve istekleri gibi duyguları homojonize olması tüm dünyada etkileşim haline sokulması bir tüketim kültürünü oluşturmuştur.

·         Ekolojik ve Çevresel Boyut

İlk gündeme gelen çevre konusu, su kullanımı ve kirlenmesidir. ilk zamanlar kentesel kirlilik olarak düşünülen su, toprak ve hava ile ilgili kirlenmeler 20. Yüzyılda bölgesel ve küresel sorunlar arasında olmaktadır. Sanayide fosil kullanımı ve metal üretiminden dolayı dumanın havaya karışmasının asit yağmrularına sebep olması gibi bir çok olumsuz durum küresel boyutta çok fazla sorun olmuştur. Önemli bir diğer sorunda atık maddelerin boşaltıldığı alanlarda oluşan çevre sorunlarıdır. En büyük sorunlardan birsii ise nükleer tehditlerdir. Nükleer enerji kullanımında ortaya çıkan radyayyonun yayılması ve atıklarının saklanmasının zorluğu bakımından küresel ölçüde büyük tehditler oluşturur.

Küreselleşme bağlamında çevresel ve ekolojik boyut, tüm insanların ortak yaşam alanı olan ve döngüsel sistemlerin işlediği bir ekosistemi ifade eder. bu nedenle, kalkınma, büyüme gibi ekonomik gelişmeler çevre ile bağlantılı oranda oluşur. Gelecekte oluşacak sorunlar tüm dünyayı etkileyecek boyutta olacaktır.

·         Mekansal Boyut

Küreselleşmenin önemli özelliklerinden hızlı ve sınır tanımayan hareketlilik, mekansal benzeşmeye ya da farklılaşmaya sebep olabilmektedir. Başka bir ifadeyle mekana ait planlama ve kullanımda değişim, küreselleşme ile gündeme gelmiştir.

 Mekansal farklılıkları yaratan en önemli faktör teknolojik gelişmelerin yarattığı imkanlara erişebilirlik mesafesidir. Küreselleşmenin mekansal etkisini kıtasal, bölgesel veya ülke ölçeğinde görebiliriz. Ancak küreselleşmenin etkisini direk hissedemeyiz.

KÜRESELLEŞMENİN DEVLETE ETKİLERİ

Küreselleşmenin bir etkisi ulus-devlet yapısına zararıdır. Devletin sorgulanır hale gelmesinde etkili olan faktörler, siyasal, ekonomik, teknolojik, çevresel, ekolojik ve kültürel olarak sınıflandırılabilecek süreçlerle ilgilidir. Küresel konuların ve örgütlerin rtması, devletin müdahale gücünün azalması, bölgesel bloklamaların artması, liberalizmin yayılması gibi konuları içerir. 1970 li yıllarda yaşanan krizlerin ardından 1980’li yıllarda yeniden yapılanma hareketleri gelişmiş ve ulus devletlere baskı yapılmaya başlanmıştır. Devletin ekonomideki ağırlığının azaltılması, özelleştirme, serbestleştirme ve kurallardan arındırma gibi konular, yeniden yapılanm kapsamında ulus-devletlere yönelik uygulamalara örnektir.

Yaşanan krizin aşılması için sermayenin küresel ölçekte serbestçe dolaşabilmesi gerekir. Bu da devletin değişime uğraması ile gerçekleşmiştir. Devleti zayıflatmak ve değişime uğratmak ise bunlardan bir kaç uygulamadır.

Çevre ve ekoloji ile ilgili yaşanan gelişmeler  devlet egemenliklerini aşındırıcı etki yapmaktadır. Bu konudaki aşındırıcı etkiler ikiye ayrılır ilki devletin çoğu zaman bölgesel ve küresel sorunları çözmekte yeterli olmamasıdır. İkincisi ise giderek çevre bilinci ve duyarlılığın ve bununla ilgili toplumsal hareketlerin artmasıdır.

Ulus devletin milli sınırlar içerisindeki yönetim ve yapılanmasının tartışılması da devleti zayıflatır. Bu bğlamda devlet ulus altı ve ulus üstü birimlerle ortak hareket etmeye ve iş birliğine zorlanmaktadır. Devlet sadece biçim açısından değil fonksiyon olarak da değişim yaşamaktadır. Bu anlamda devlet, giderek dışa açılmakta, milli sınırlar da akışkan, esnek bir nitelik kazanmaktadır.

Ulus devletler; küresel alanda faaliyet gösteren devletler arası ve devlet dışı organizasyonların ve düzenlemelerin çeşitliliğinden dolayı da sınırlandırmalarla karşı karşıyadır. Dünya çapındaki yaptırımlar ve gelişmeler, ulusal vatandaşlığın ötesine geçen yeni kimlikler gündeme getirmiştir. Bu bağlamda ulusal vatandaşlığın anlamıda değişmeye başlamıştır.

Devlet, aşınıma uğramasına rağmen küresel sistemde halen önemli ve halen ulus-devlet yapısının korunduğu bir forumdadır. Çünkü devlet, bir kurum olarak, ulusal ve uluslar arası düzende bir çok fonksiyonu yerine getirmekte, buda devletin varlığını korumasındaki yeterli fonksiyonudur.

Uluslar üstü yapılarda ortaya çıkan bağlar, her ne kadar ulus-devlete yönelik egemenlik kaybına sebep olsa da henüz devletin fonksiyonlarını üstlenmeye yeterli değildir. Buna rağmen küreselleşmeyle meydana gelen ekonomik ve sosyal değişimler, ulus-devlet  anlamında mevcut halinin sürekliliğini imkansız kılmaktadır.

Küreselleşme sürecinde devlet, esnek ve çok yönlü olarak varlığını sürdürmektedir. Devletler sınırlar oluşturarak egemenlik alanlarını belirlerler. Sınır bir devletin yönetim yapısı, anayasal ve yasal sisteminin çerçevesini oluşturur. bir çok yapı ve konu bu sınırlar içinde yasal sayılır.

Küreselleşme ulus-devlet ilişkisinde şu ayrımın da farkında olmak gerekir. Uluslar arası sistem ile ulus-devlet konusu aynı şey değildir. Bunu dikkate alarak uluslararası sistemde yenilikler ve yeni aktörler etkili olmuştur. Bununla beraber, ulus-devletin temel siyasi yapı ve aktör olma özelliğini koruduğunun da açıkca belirtmek gerekir. Ayrıca her ulusun kendi ulus-devleti tarafından temsil edildiği ve uluslararası bir ilişki ağında olması gerekmektedir.


Hazırlayan: Murat UYSAL

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Creative Commons Lisansı
Bu eser Creative Commons 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.
Murat Uysal ━ Sosyal Bilgiler Eğitimi