https://muratuysalyazilar.blogspot.com/sitemap.xml Murat Uysal : Ulus ve Milliyetçilik

13 Haziran 2020 Cumartesi

Ulus ve Milliyetçilik

Ulus Ve Milliyetçilik

Milliyetçilik kavramı fransız ihtilali ile beraber 19. Yüzyılda yaygınlaşmaya başlamıştır. Bu kavramın hala kesin bir tanımı yapılamamıştır. Ulus devlet gibi değildir. Ulus, insan gruplarını tanımlamak için kullanılır. Siyaset bilimciler tarafından, din,dil gelenekler,değerler ve aynı tarihi geçmişi bulunan, ortak kültüre sahip büyük insan gruplar denmektedir. Bunlarla birlikte bir milletin diğer milletlerden farklı özelliğe sahip olması ve birlikte yaşaması düşüncesi de gereklidir.

Milliyetçilik kavramı ise ulus denilen kavramı tanımlamak ve bunu meşru göstermek için ulusculuk anlyaşını benimseyen bir devlet amaçlar. Milliyetçiliği odağında kültürel doktrin olan siyasi bir ideoloji olarak tanımlayabiliriz. Smith milliyetçiliği bir milletin özerklik, birlik, kimlik kazanmasına ve bunların devam ettirilmesine yönelik bir hareket olarak tanımlar. Milliyetçilik her biri devlet tarafından korunan eğitime bağlı üst kültürlere dayanan, yeni bir toplumsal örgütlenmenin sonucudur. Milliyetçilik, devlet ve milletin çakışmasıyla ortaya çıkar. bu tanımdan sonra milliyetçiliği şu şekilde tanımlayabiliriz: Aynı dili konuşan, aynı tarihi yaşamış ve aynı kökten gelmiş, aynı kültürel değerlere sahip, aynı mekanda birlikte yaşama arzusu olan, olaylar ve olglar karşısında bir olabilen insanlardan oluşan topluluktur. İlk olarak millet kendi kaderini tayin etme prensibini ilke edenen partikülasirt bir oluşumdur. Buna göre her millet ve her devlet yapısı altında egemenlik amacı vardır.

Milliyetçiliğin nasıl ortaya çıkıtğı ve gelişimi, anlamını açıklamak için önce kişisel kimlikler üzerinde durulmalı ve bununla ilgili en başta cinsityet ve mekan ülke kategorisi kimlikleri gelmektedir. Yerel ve bölgesel kimlik modern devletler öncesinde yaygın şekildedir. İnsan önce kişisel duygularının sonrada kitlesel duygularından etkilenerek mill bir kimlik oluşturur. İnsanlar arasında ortak kimlik doğruları zamanla milleti oluşturur.

Millet Ve Milletçilik Faktörü

Millet oluşumunda etkili faktörleri etknik yapı, kültür, ekonomi,siyasi,tarihi ve mekansal olarak sınıflandırmalar vardır. Milletin oluşumunda etkili olan faktörlerin başında kültür gelir. Geleneksel toplumlarda kültürel dokunun önemli bir yeri yoktur. Modern toplumlarda ise bireyler arası etkileşim yoğun olduğu için  bu toplumklarad kültürün yeri oldukça fazladır. Bu kültürün kazanılasını sağlayan faktör ise eğitim sistemidir. Bu nedenle modern devletlerin ulusal bir eğm sistemi vardır.

Millet ve milliyetçilik hareketlerinin ekonomik gelişmelerle özellikle de kapitalizm ve sanayi devrimi ile yakından bir ilişkisi vardır. Britanya adasında kapitalizmin gelişimi ve pazarın bütünleşmesi modern devletin mutlakiyetçi monarşi şeklinde ortaya çıkışı, İngilizce’nin gelişip ada dili haline gelmesini ve bir İngiliz milletinin bahsedilmesini sağlamıştır.Batı Avrupada sanayi toplumunun oraya çıkışı batılı güçler ve göçmenler tarafından dünyanın işgali demektir. Bu durum ekonomik ve teknolojik üstünlüklerden dolayı olmuştur. Millet ve milliyetçiliğin meydana gelişinde milleti devletlerin oluşturduğu düşünülür. Bugün tüm devletler resmi olarak milletten oluşur. Etknik toplulukların millet olmaları için öncelikle bir süreçten geçmeleri gerekmektedir. Bu süreçlerin uygulanması modern devletinde yapısını açıklar.

 

 

Toplumların aşamalardan geçip millet haline gelmesi elbette zor olmuştur. Bunu başarabilmenin yolları ise halkın kendisini değişitrmesi ile ilgilidir. Millet aşamasına geçiş bazı somut gelişmeler ile kendini belli etmektedir. İlk olarak birbirlerine kültürel bağları bulunan benzer davranışları sergileyen, iletişim ağıyla yoğrulmuş, belli sayıda insan topluluğu olmaktır. Bu aşamaları sağlayan toplum halk olur. Halk aşamasından da millet aşamasına geçilir. Halk olmaktan bir millete geçmek için ise şehirleşme düzeyi, ikincil sektörlerdeki ve arım sektöründeki nüfusun aktif nüfusa oranı gibi benzer aşamalar vardır. Yani milletlerin oluşmuna etki eden faktörler etnik,din,dil,tarih gibi eski topluluk oluşuturucu etkenlerin yanında üretim ve tüketim sistemleri gibi faktörlerde vardır.

 

Millet ve milliyetçilik modern çağın bir özelliğir. Eski değerler, eğilimler ve fikirlerde ilgilidir. Çünkü milliyetçilik, bir siyasi ideoloji ve toplumsal hareket türüdür. Ayrıca bir kültür biçimi olarakda değerlendirilerek milliyetçiliğin çok yönlülüü ele alınır. Milliyetçiliğin etkisiyle yeni bir çağ açılmış ve devletler milli kimliklerini oluşturmaya başlamıştır. Milli devletlerin oluşumunda miliyetçiliğin, kültürel ve toplumsal etkileride son derece önemlidir. Millet ve milletleşme süreci ilk olarak avrupada ve onların sömürgelerinde ortaya çıkmıştır. Batılılar tarafından geliştirilen millet ve milli devlet sistemleri sömürge alanlarında uygulanmış ve sömürge devletleri ortaya çıkmıştır. Baskı amaçlı yapılan bu hareket sömürge devletlerini kendilerine bağlamıştır

 

Nüfus sayımları gibi avrupalıların hazırladıkları haritalarda sömürge devletlerinde topuluklar arasında birlik duygusu oluşturulmak amacıyla kullanılmıştır. Nüfus sayımları ile haritalar arasında sıkı bir ilişki vardır. Çünkü haritalarda herhangi bir topluluğun daha doğrusu ırkın siyasal bakımdan bölgelere göre nerede yaşadıklarını diğer ırklardan ayırarak gösterebilirsiniz. Haritalar ve sayımalra dayalı kimlik bilinci oluşturma asya toplumlarında uygulanmıştır. Bu nedenle milliyetçilik hareketlerinden habersiz kalan Asya’daki sömürge devletleri milliyetçilik ile bu dönemde tanıştırılmıştır. Günümüzde önemli jeopolitik mekanlara bölgelerde çatışmalara bakıldığında buraların batılıların dayattığı sınırlar ile zayıf ulus devletlerine verildiği görülür.yine batılılar tarafından yapılan bı dağılışlar siyasi amaçlı olarak yerleştirilen kavram ve fikirler ile desteklemektedirler. Batılılar bu siyasi ve askeri amaçları ile bir çok Asya ve Afrika ülkelerinde kendi fikirlerini empoze etmişlerdir.

 

 

 

Milli ve milli devlet oluşumlarında siyasi amaçlı oluşturulan nesnelerden birileride müze ve anıtlardır. Arkeolojik çalışmalar ile kendi tarihi ve doğası ile bütünleşerek mekan millileştirilir.sömürge alanında batılı devletler tarafından yapılan çalışmalar ise bu ortak tarihi ve kültürü değiştirmek olmuştur bu çalışmalardan biriside bu mekanların isimerinin değiştirilmesi olmuştur. Bu yerleşme yerlerine kendilerine yakın isinler vererek orada yaşayan halkı kendilerine yakın görmelerini sağlamıştır.

Milliyetçilik sınıflandırmaları

Milliyetçilik akımlarının yaygınlaşmaya başladığı 18. Yüzyıldan beri farklı milliyetçi akımlar görülmüştür. Bu akımları genel olarak medeni milliyetçilik ve etnik milliyetçilik olarak sınıflandırabiliriz. Millet oluşumunda etkili olan ve dolayısıyla milli kimliğin oluşmasında etkili olan unsurları Smith şöyle sıralamıştır:


 

1-Tarihi bir toprak

2-Ortak inanç ve tarihi bellek

3-Ortak kitlesel kamu kltürü

4- Topluluğun bütün fertleri için geçerli yasal hak ve sorumluluklar

5-Serbest ticaret imkanına sahip ortak bir ekonomi


 

Yukarıdaki açıklama batılı tarzda kavramlaştırmayıda içerir. Birbiriyle bağlantılı rasyonel siyasi devlet ve toritoryal millet anlayışı ilk kez batıda ortaya çıkmıştır. Buna göre  milletlein iyi tanımlanmış topraklara sahip olmaları gerekir. Ayrıca yasa ve kurumlarıyla tek bir siyasi iradeye sahip topluluk  tarzı da batıda vardır.

Gelişim aşamaları dikkate alındığı zaman milliyetçilik üç şekilde sınıflanabilir: birincisi kendiliğinden oluşan popüler dilssel milliyetçilik, ikincisi resmi milliyetçilik üçüncüsü de  sömürge milliyetçiliğidir. Resmi milliyetçlik, hanedanınların vatandaşlığa kabul edilmesi olarak tanımlanır. Yani milletle hanedanın kaynaşmasıdır. Popüler dilsel milliyetçilikten sonra ona tepki olarak ortaya çıkmıştır. 19. Yüzyulda yaygınlaşan bu milliyetçilik anlayışı avrupayla sınırlı kalmamış ve Afrika ve Asya’da benzer politikalar için uygulanmıştır.

Sömürge milliyetçiliğinin gelişimi ise İkinci Dünya savaşıyla birlikte artmıştır. 1945 yılına kadar BM’ye üye devlet sayısı 54 iken 1980 yılında ise kayıtlı devlet sayısı 150’ye çıkmıştır. Afrika’da bu sayı 6 ülkeden 50 ülkenin üzerine çıkmıştır. Bu da demek oluyor ki neredeyse Afrika’daki devletlerin çoğu İkinci Dünya savaşıyla ortaya çıkmıştır.

Kültürel milliyetçilik, siyasi milliyetçilik ayrımı ise milliyetçilik akımının faaliyet alanına göre geliştirilen bir sınıflamadır. Bu ayrıma göre milliyetçiliğin şekli pek önemsenmemiştir. Kültürel milliyetçilik siasi milliyetçiliğin ortaya çıkışından ve siyasi milliyetçiliğin hedefi olan ulus devletlerinin kuruluşundan önce varolan arih ve sanat gibi değerleri alanında gösterilen bir milliyetçlik türüdür. Kültürel milliyetçiliğin ilk hedefi toplumda geçerli bir değer olması ve bu değerler üzerine kurulan bir devlettir. Kültürel miras milleti kendi kültürel mirasına dayandırarak modern toplumlar arasında olmasıdır. Milliyetçilik sömürgeci güçlerin etkisinden kurtulam, bağımsız duruma gelmek ve kültürel kimlik kazanmak amacıylada ortaya çıkmıştır. Batı avrupada ise milliyetçilik siyasi sistemde ve kültürel anlamda olmuştur.

Sonuç olarak millet ve milliyetçiliğin tarihi, kültürel, siyasi ve ekonomik açıdan değerlendirildiğini söylenebilir. Çünkü bir milletin oluşumu için aynı geçmişi paylaşma v eaynı duyguları yaşama ilkesi vardır. bu duygularda  mekana bağlı olarak zamanla oluşmaktadır. Ortak duygu yaratan satan ve edebiyat eserleri ile tarihse lbirlik geçmişten gelen ortak kültürle ilgilidir. Özellikle dil ve eğitim bunu sağlayan en önemli unsurlardır. Siyasi anlamda millet olmak ise yöneticilerin tekelleşmesi ile değil halkın söz sahibi olmasıyla ilgilidir. Öyle ki topluma ait olma duygusu geçmişten beri vardır ama siyasi bir yapılanma şekli olan millet ve siyasi aidiyet yakın çağın bir özelliğidir.

 

 

 

İnsanlar kendini tanıma hissi gibi millet bilincine ulaşarak ortak değerlernin farkına vararak ve mekanları kendine has bir özelliştrme ile uğraşmaktadır. İte bütün milli devletler kendi ülke sınırlarını belirler ve toprak, kültür, siyasi ve ekonomik olarak milleti oluşturacak olan devletin en önemli unsurunu oluşturur. bunun bir diğer adı egemenlik faktörüdür. Gelecekte bu belirtilen milliyetçiliklerden farklı şekilde gelişmeler olacaktır. Bu gelişmeleri nasıl olacağına dair sebepleri 5 madde şeklinde verilmiştir

1-Milliyetçilikle demokrasi ve egemenliğe yer verilmesi. Demokrasi insanların kendilerinin kaderlinin kendilerinin vermesini sağlar buda azınlık halinde bulunduğu devletlerde yeni bir değişime yol açacaktır.

2-Milliyetçiliğin kitleleri harekete geçirmedeki güçlü potansiyeli olması. Milliyetçilik günümüzde barışcı kitle hareketleri olsada geleekte siyasal krizleri atlatmak, olaylara tepki vermek gibi mücadelelerde haklılık sağlamak için kullanılacaktır.

3-Çalışma ortamında değişen şartlar. Günden güne bağımlı hale gelen devletlerde bu bağımlılıkların küresel hale gelmemesi için milliyetçi hareketler olacaktır.

4-Hızlı ve teknolojik yenilikler. Hızlı iletişim ve etkileşim diyerek toplumsal değerlerin yayılmasını etkileecektir. Buda  yönetimi ele geçirmek isteyen gruplar arasında çelişkiler yaratacaktır.

5-Çağdaş milliyetçilikler geleneği moderniteden hizmetinde kullanmatadırlar. Kendi doğrularını meşru göstermek için uygunluk yaratacaklardır.

 

 

 

Milli Devlet

Milli devletin toplumsal temeli millettir. Dil,din,soy,kültür ve tarih bilriği gibi temel unsurlara dayalı oluşturulmuş türdeş bir topluluk olan millet, milli devlet oluşturabilmek için ülkesel ve siyasal bütünlüğü içerir. Günümüz devletlerinde millet belli bir mekanda ve toprağa bağlı siyasal birim olarak göülür. Ülkesel bütünlük, egemenlik alanlarını belirlediği içinsınır kavramınıda gündeme getirir. Siyasal bütünlülk ise herekse eşit hak vererek milletin yönetime katılmasını sağlar. Bu nedenle milli devlet jeopolitik olarak sınırleri belli olan ve hukuk devleti özelliği almış örgütlenmeyi ifade eder. Ulus devlet adı verilen siyasi örgüt, belli bir toprak parçası üzerine dağılmış, üzerinde bir nüfus barındıran ve egemenlik unsuruna sahip bir birimdir. Buna göre ülke toprak, nüfus ve egemenlik unsurları barındanar siyasi oluşumdur.

İlk modern devletler 14. Ve 15. Yüzyıllarda avrupada oluşmuştur. 16. Ve 17. Yüzyılarrda avrupada ulus devletlerinin ortaya çıkışı ekonomik-ticari ve güç kullanımı ile ilgili gelişmelerle ilişkilidir. Avrupada ortaçağın feodal düzeni, yeni ekonomik bütünleşme siyaset ve hukuk alanlarında yeni düzenlemeler yapmaya zorlamıştır.bu nedenle feodal birimlerin ortadan kalkması ve bu topraklar üzerinde tek bir üst siyasal birimin kurulması gerekmiştir. Güçlü prensler desteklenerek ulusal devlet kurmaları için teşvik edilmişlerdir.bu dönemde ulusal devletlerin sınırları dil sınırıyla çizilmiştir. Böylece dil birliğine bağlı milletlerden söz edilmeye başlanmıştır. Böylece 18. Yüzyıl sonlarından itivaren Avrupa’nın değişik yerlerinden tüm dünyaya bu akım yayılacak ve 19. Yüzyıl itibariyle siyasi bir biçim haline gelecek ilk modern milletler bu bölgelerde etnkik devletler olarak ortaya çıkmıştır.

Birinci Dünya Savaşı hanedanlık yönetimlerinin altın çağını sonlardırmıştır. Milletler Birliği kurulmuş ve ayrım yapılmaksıın tüm milletler bu birliğe alınmaya çalışılmıştır. İkinci Dünya Savaşı sonrası ise ulus devlet sayısı hızla artmıştır.

Ulus devletinin yaygınlaşması ile ilgili olarak 5 dönem vardır. Birincisi Fransız İhtilali öncesi başlayn ve napolyon savaşları ile sona eren dönem. İkincisi Fransız İhtilali’nin etkisiyle 1914’e kadar olan dönem. Üçüncüsü 1914 ve 1939 yıllarının kapsadığı dönem.Dördüncüsü İkinci Dünya Savaşıyla başlayan 1980ler kadar süren dönem ve beşincisi ise günümüzüde içine alan dönemdir.

 

 

Cristopher’de ulusal devletle ilgili 5 gelişim dönemi açıklamıştır. Bunlar, 1900-1914 birinci dönem, 1914-1939 ikinci dönem, 1939-1950 üçüncü dönem, 1951-1989 dördüncü dönem ve 1990-1999 beşinci dönemdir.

Cristopher 5 dönemi şöyle açıklamıştır. Birinci dönemde orta çağ imparatorluk ve klisenin etkinliği azalmış ve ulusal devletler kurulmaya başlanmıştır yani tek din ve tek ülke ilkesi başlamıştır. İkinci dönemde uluslararasu ilişkiler en düzenli şeklini almış ve uluslararası ilişkileri zedelemeden milli duygunun yayılması ve güçlenmesi olmuştur. Üçüncü dönemde milliyetçilik akımları şiddete dayalı bir tutum almıştır. Bunun nedeni siyasi beklentilerden çok ekonomik beklentilerin olmasıdır. Dörüdüncü dönemde batılı devletlerin sömürdükleri alanlarda yeni bağımsız devletlerin ortaya çıkmasıdır. Özellikle Afrika ve Asya kıtalarında bu devletler egemenliklerini kazanmıştır. Beşinci dönemde ise artık jeopolitik konular tartışılmaya başlanmış ve küreselleşme başlamıştır.

İki sınıflandırmada da dönemler birbirine yakındır çünkü bu aynı kriterler temel alınmıştır. Bu durumda tarihsel süreçte ortya çıkan siyasi, ekonomik, kültürel ve benzeri gelişmeler ile ilgilidir. Belirtilen dönemler aynı zamanda günümüzdeki modern devletlerin nasıl bir değişime uğradıkları hakkında bizide bilgilendirmektedir.

Ulus-Devletin gelişimini tarihi sınıflandırmaya aldığımız aman milli devlet yapısını üç gruba ayırabiliriz. Birinicisi Avrupa ve Avrupaya yakın çevresi merkezli milli devletler. İkinci grupta özellikle Amerika kıtasında gözlemlenen göçmen nüfusun yerlileri yok etmesiyle oluşan dönem. Üçüncüsü ise 20. Yüzyılın ikinci yarısından sonra sömürge topraklarında egemenliğini ilan eden devletlerin hareketlerinin olduğu dönemdir.

Ulus-Devlet modelinde Avrupa devletleri ilk önce Amerika’daki egemenlik oluşumlarını örnek almıştır. Amerika’daki bağımsızlık çalışmalarından etkilenen avrupa bu modelitaklit ederek hernahi bir siyasi değer yüklemeden sadece dil birliğini öne çıkararak milletler oluşturmuşlardır.

Günümüzde modern devletler ulus ve ulus devlet temelini örnek alarak yapılandırılmışlar. Bu devletlerin karakteristik özellikleri ise birbirinze benzeyerek şu şekilde açıklanabilir.

·                    Modern devletler uluslararası anlamşalarla belirlenmiş, sınırları kesin bir toprağa sahiptir

·                    Kesin sınırlarla belirlenmiş modern bir devlet, belli bir nüfusa egemen olduğundan ulus-devlet temellidir. Hem iç, hem dış egemenlikleri vardır.

·                    Modern devlet siyasi olarak merkezidir. Geleneksel devletlerin aksine, halkın parlomento yoluyla yönetime dahil olması ve kendi kaderini belirleme gibi hakları vardır.

·                    Anayasal devlet olma modern devletin özelliğidir.

·                    Modern devletler, hizmet ekonomi ve toplumsal ilişkileri yürütebilmek amacıyla kurumlar oluşturmuşlardır.

·                    Modern devletlerin bir özelliğide laiklik üzerine temellidir.

·                    Modern devlet aynı zamanda vergi devletidir.

 

 

Modern devletler tam olarak eşitlik ve adalet üzerine yapılanmışlar ve devletin kaderini yaşayan halk belirlemektedir.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Creative Commons Lisansı
Bu eser Creative Commons 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.
Murat Uysal ━ Sosyal Bilgiler Eğitimi